
Memiş Ağa ayaklanmasının ardından damadı Kalcıoğlu Osman Bey Sürmene’ye, ayaklanma elebaşlarından Hacı Salihoğlu ise Trabzon’a yerleştirilmişlerse de maiyetleriyle birlikte memleketlerine dönme arzularını gerek Süleyman Paşa’ya gerekse yerine tayin edilen yeni Trabzon valisi Hüsrev Mehmed Paşa’ya iletmişlerdir.
Valinin talebini kabul etmemesi[10] dahası Tuzcuoğullarının rakibi Şatırzadeler ile yakınlaşması üzerine Kalcıoğlu ile Trabzon’un Vakıf (Vakfıkebir) karyesinde ikamet eden Hacısalihoğlu Ali, Görele kazasından Sürmeneli Deli Ahmet, Alaybeyoğlu, İnesil (Eynesil) ayanlarından Hacısalihoğlu’nun kayınpederi Dedezade Süleyman ve Gümrükçüoğlu adlı ağaların desteğiyle yeni bir isyan başlatmıştır. Şatırzade Osman, Kalcıoğulları ve Hacı Salihoğulları ile ayrı ayrı görüşerek aralarını açmaya çalışmışsa da başarısız olmuştur. Dedezade Süleyman Bey’in 200 adamıyla Görele’den hükümet kuvvetlerine saldırması isyanı fiilen başlatmış, Hüsrev Paşa, Canik, Lazistan ve Şark-ı Karahisar’dan topladığı kuvvetlerle 17 Ocak 1819’da karşı saldırıya geçmiştir. Hüsrev Paşa önce Deli Mehmed Ağa’nın konağını kuşatıp adamlarını esir ettikten sonra Dedezade Süleyman Bey’i mağlup edip yakalamayı, Kalcıoğlu Osman ile Hacısalihoğlu Ali’yi Tonya’ya kaçırmayı başarmış, Bahadıroğulları, Hacı Fettahoğulları, Pir Ali gibi diğer aileleri ise aman dilemeye mecbur bırakmıştır.[11] Hüsrev Paşa isyanı bastırdığını sanıp, İstanbul’dan asiler için katl fermanı isterken dağılmaya başlayan isyan hareketi yeniden alevlenmiş mücadelenin uzaması Babıali’nin Hüsrev Paşa’yı azlederek yerine Salih Paşa’yı atamasına sebep olmuştur. Doğuda İran’la mücadele devam ederken, Mora’da Yunan isyanının çıkması hükümeti zor duruma düşürmüş bu kritik ortamda Trabzon ve Rize halkının üzerine asker göndererek Müslümanları birbirine kırdırma düşüncesinden vazgeçilmiş, Sadrazam Ali Paşa, Salih Paşa’ya isyancılarla anlaşmaya çalışmasını emretmiştir. Devletin tavrını zaaf olarak algılanınca Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın Of’ta ikamet eden oğlu babasının intikamını almak maksadı ile Ahmed Ağa’da eniştesine katılarak isyan alanını genişletmiştir. Babıali’nin sorunu çözmek için görevlendirdiği kapucubaşı Mehmed Ağa’nın Çarşamba kazasında birkaç yüz isyancı ile karşılanması devletin tüm Doğu Karadeniz’de güç kaybettiğini göstermektedir. Mehmed Ağa, Çarşambalı asilerin vergilerin fazlalığı ve tahsildarların baskısından şikâyet ettiklerini öğrenince borçlarını affederek köylerine geri dönmelerini sağlamış, Vakfıkebir ve Trabzon üzerinden geldiği Rize’de ise ulema ve halkı toplayarak köylüleri ağaların arkasında durmaması için ikna edince Ahmet Ağa, Kalcıoğlu, Büberoğlu yalnız kalarak devletle anlaşmak zorunda kalmıştır. Mehmed Ağa çok sayıda köylüyü de asker olarak Faş bölgesine göndermeyi de başarmıştır. Kapucubaşı Mehmed Ağa başarısından ötürü Trabzon mütesellimi olarak atanırken tavsiyesi üzerine vali Salih Paşa azl olunarak yerine tekrar Kaputan-ı derya Hüsrev Mehmet Paşa getirilmiştir.[12]
1825’de Hüsrev Paşa yerine Trabzon valisi olarak atanan Çeçenzade Hasan Paşa ile Tuzcuoğlu isyanları sırasında hükümetin yanında yer alan ayandan Şatırcızade Osman Bey’in arası açılmış, Hasan Paşa 13 Mayıs 1825’de Babıali’ye gönderdiği bir şikâyetnamede Kalcıoğlu’nun derebeyi tavrıyla halka zulüm ve eziyet yaptığını bu durumun da devletin otoritesini sarstığını anlatmış ve duruma müdahale etmek için sultandan ferman istemiştir.[13] Bununla birlikte saray bölgedeki dengelerin bozularak Tuzcuoğullarının yeniden isyan etmesine vesile olmaması için, Şatırcızade Osman Bey’in cezalandırılmasına izin vermemiş, yine de Kalcıoğlu 11 Haziran 1825’de Erzurum mübayaacılığına tayin edilerek bölgeden uzaklaştırılmış, böylece itilaf halledilmiştir.[14]
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. baskı) Nika Yayınları. Ankara, 2016